Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mazlumlar zalim olana kadar mazlumdurlar.

İnsanın yaşam potansiyeli beşeriyet ölçüsünde toplum veya zihninin kendinde bulunan potansiyeli beşeriyet ölçütlerinden düşük görüp cebretmesi ile mazlumlaşır. Oysa beşeriyet aynı bilgi üzerinden işlediği için herbir kişide aynı sonuçları verir. Yani imkan dahilinde yeryüzüne yerleşip rızkı ile nimetlenen her kişi rızkı ölçüsünde aleme kendi hakikatini sunar. Mazlum kişi yerleştirildiği hakikat içinde toplumun onu cebretmesi ile içe d önerek alem hakikatlerini kendinde daha henüz tecelli etmemiş bilgiden okur. Bu sayede duru görününen hakikat kişinin kalbine merhamet ve şefkat indirir. Oysa bu durumda ki kişi sadece onu cebreden alem hakikatlerinin onu bastırmasıyla o makamda durmaktadır. Yani Onda ki merhamet kalıcı ve daim değil değişken bir bilgidir. Çünkü acı ve keder kişinin kalbinde, kişinin kemal ölçütü ne olursa olsun her daim çalışan birinci duru bir görüye sahiptir. Bu duru görü elde edilmekle kişi hakikat ölçütlerini kendinde Kemal olmasa dahi etüt edebilecek görüye ulaşır.

Belalarım

Resim
Ne çok endişe duyuyorum. Ne de çok korkuyorum, kontrolsüzce üzerime yağan bela yağmurlarından. Oysa olacak olan geliyor ve yolunu bulan su gibi buluyor beni. Yuvasına kolunu sokanı ısıran yılan, başını okşarken sokan  bir akrep... Emredilmiş bir ufka bakıyorum nereye dönsem. Beni toprak çağırıyor çoşkun ekinleri ile, gökyüzü küsüyor sonra. Ve sonra ne ekin ne hasat. O halde gel diyor belam; süslü ziynetleri ile yeryüzünün, bir ışık çakıyor gözüme ve sonra tuzak kuruyor boydan boya. Örümcek ağlarında inzivaya çekilmek isteyen örümcekler gibi ikamet ediyorum toprağa. Toprak bir kapan ve kıstırıyor beni belam. Volkanların yanında oturmayayım diye, ferah denizlere kaçtığım zaman, nemden yıkılmış başıma, sessizlik ve huzur için  evime örttüğüm tavan. Sonra sevdiklerim... Ben arzu etmeden gidiyorlar. Hasret, özlem, artık yüreğimde uzaklaştığım o harlı volkan. Ben nereye kaçsam hep bir bela yağmuru, hangi köşeye saklansam bir akrep. Ekmeğe uzanan ellerim; işte yılanın ağzında bedenim.
Resim
Köhne pencererelerimin rutubetli manzaralarına nurdan perdeler gerip bana cennetini göstersen de, ateşe perçinlenmis tutsak ruhumu göğün semalarında gezdirip ferahlatsanda, bir tebessüm görmeden cãnımı sana vermem sultanım. 07,10.2016 - Hüseyin Ütün

Kırık Çiçekler

Resim
Okyanuslar kadar derin sevgiler için icad edilmiş kalpleri Menfaatlere aşık sevgililerle yıprattık Sonsuzluğa kanat çırpsın diye yaratılmış o mukaddes ruhlarımızın destanlarını Sonu belli kötü masallarla yazdık Baştan sona kırılmış bir insan olmak Sen baştan sona yitirdiğin o destanın kahramanı; adın kırık çiçekler isimli kötü masallarda geçiyor. Hüseyin Ütün 06,10,2016