Mazlumlar zalim olana kadar mazlumdurlar.
İnsanın yaşam potansiyeli beşeriyet ölçüsünde toplum veya zihninin kendinde bulunan potansiyeli beşeriyet ölçütlerinden düşük görüp cebretmesi ile mazlumlaşır. Oysa beşeriyet aynı bilgi üzerinden işlediği için herbir kişide aynı sonuçları verir. Yani imkan dahilinde yeryüzüne yerleşip rızkı ile nimetlenen her kişi rızkı ölçüsünde aleme kendi hakikatini sunar. Mazlum kişi yerleştirildiği hakikat içinde toplumun onu cebretmesi ile içe d önerek alem hakikatlerini kendinde daha henüz tecelli etmemiş bilgiden okur. Bu sayede duru görününen hakikat kişinin kalbine merhamet ve şefkat indirir. Oysa bu durumda ki kişi sadece onu cebreden alem hakikatlerinin onu bastırmasıyla o makamda durmaktadır. Yani Onda ki merhamet kalıcı ve daim değil değişken bir bilgidir. Çünkü acı ve keder kişinin kalbinde, kişinin kemal ölçütü ne olursa olsun her daim çalışan birinci duru bir görüye sahiptir. Bu duru görü elde edilmekle kişi hakikat ölçütlerini kendinde Kemal olmasa dahi etüt edebilecek görüye ulaşır....