"Kartiezin" Kısa Hikayeler

Selamlar,
7 Eylül tarihli çekilişi 5 Eylül'de yaparak bu işlerde ne kadar şaşkın ve deneyimsiz olduğumu kanıtlamış oldum! Öte yandan sizde bilirsiniz ki; yazmak işin yarısıdır, okutmak ise diğer yarısı. Yazdıklarınızı okutamadıktan sonra bence yazmanın bir değeri yoktur. Bazı marjinal kişilikler benim bu söylemimi oldukça basit bulurlar. Geçenlerde bir davette marjinal diyebileceğim yazar kişilik, benim bu sözümü oldukça yavan bulup beni eleştirmişti. Onun için sadece kendi yazılarından kendisinin tatmin olması yeterliydi ve beni popülist düşünceler içinde olduğum için suçluyordu.
Ona ne kadar yazı biriktirdiğini sorduğumda ise aldığım cevap bir yazar kişi için intihar niteliğindeydi? "Beş senedir tek kelime yazmadım." Tabii ki yazmassın, çünkü eleştirilerle beslenmemişsin" dedim bende ona. Yine de beni haksız bulmaya devam etti dostlar.
İşin özü, blog şu an daha kalabalık ve bende daha sosyalim ve yazı maratonuna yeniden başlıyorum. Bugün size pekde geçmişe dayanmayan bir kısa hikayemi sunuyorum! Sabırla okuyup beğenirseniz sevinirim. İyi okumalar!


KARTİEZİN

“Tebrikler, bugün siz insanlıktan farklısınız! Bütün o aynı gelen hareketlerden sizi muaf tutarım. Siz; şafaktan sonra doğan Güneş gibisiniz! Tıpkı çölde açan nadide bir çiçeksiniz!”


Televizyonda gördükleri onu oldukça yıpratmıştı! Penceresinden şehrin kargaşasına bakıp, bu dünyada yaşamak istemediğini düşünmeye başlamıştı. Göğsünün ortasında top mermisi gibi ağır ve gitgide daha da ağırlaşan o his, B’ye ağırlık birimlerinin değer ölçülerini yeniden sorgulatıyordu! Kronik baş ağrısı daha da azmıştı. Zaten hiçbir zaman iyilikle anlaşması yoktu onun. Kötüye kötü, keyfe keder eklemek için çalışan bir ağrıydı. Saat daha sekizbuçuktu ve yasal uyuşturucu kartiezin devlet birimleri tarafından tüplere pompolanmasına daha yarım saat vardı. Devlet uyuyabilen bireyleri severdi. Rüyalarda düşünmek imkansızdır öyle değil mi? B, kartiezin yolunu daha fazla beklememek için oyalanmaya koyuldu! Bilgisayarını açtı ve Kato’da olan katliamlar ile ilgili araştırmaya başladı. Daha ilk dakikalardan gördükleri onu tiksindirmişti! Ölüler, parçalanmış vücutlar, göğsünde kurşun deliği bulunan bir bebek. B, gördüklerine inanamıyordu, Kato’da işgal güçlerinin yarattığı terör sadece masum insanların ölümüne yol açıyordu ve bunun tek nedeni onların sahip oldukları kaynaklardı! Geri döndü ve tekrardan “Kato katliamı” adlı aramayı tekrarladı. İlk sonuç tekrar dikkatini cezbetmişti! “KATO KATLİAMINA DUR DEYİN” Bu sayfanın sonuçlarda görünmesi aslında pek bir zordu. Fakat işte oradaydı! Ve korkarak tıkladı! Sayfada; katliama karşı çıkan ve lanet eden insanların cesur yorumları vardı ve bir kaçını inceledi. Yorumlar avatarlar ile yapılıyordu ve o da aklındaki o durdurulamaz karşı koyma isteğine karşı koyamıyordu! Çılgın savaşçı avatarı onun için pek bir heybetliydi. O sıradan bir memurdu, para sayar, posta gönderir ve alırdı. Ömründe hiç kavga bile etmemişti! Şimdi ise böylesine bir takma ad ile bir şeye karşı koymak üzereydi. Enter’a baqstığında artık çok geçti. İşte yorumu görünmüştü bile. Aynen şöyle yazıyordu! “ KADINLAR VE ÇOCUKLARA DOKUNANLARA LANET OLSUN” Birden evde yankılanan o küt ses ile irkildi. Rayına oturan bir tren, bardağını dolduran son damla, puzzle, ın eksik son parçasını yerleştirirken duyulan hazza benziyordu o ses. Kartiezin zamanı gelmişti. Usulca ortak devlet tüpüne adımladı ve tüpten aldığı yasal uyuşturucuyu boynundan kanına karıştırdı!
Birden tüm bedeni ile irkilmişti! Ne yapacağını bilmiyordu. Evet, evet her şey o yorum ile ilgiliydi. Ne yapacağını şaşırmıştı. Birden domuz gibi terler dökünmeye başlamıştı. Dizleri titriyordu. Kartiezin biraz etki etsede rahatlasam diye düşündü. Bu korku ona fazlaydı. Perdeleri kapattı ve saatin karşısındaki koltuğuna ürkekçe oturdu. İşte tam şimdi saat 9 alarmı çaldı ve tüpten yine aynı tok ses çıktı. Bir kartiezin daha… ömründe ilk defa fazladan kartiezin almıştı ve bu ancak bu güne kadar şakalarda duyduğu bir şeydi. 8.55 te gelen ve 9 da gelen iki uyuşturucusu vardı artık. Hani o yorgun işe gittiği her sabah iş arkadaşı D’den işittiği “Dün devlet sana fazladan kartiezin yollladı galiba” şakası gerçek olmuştu!
İşte merdiven sesleri geliyordu. “Ne yaptım ben, aptal kafam” diyerek başını yumrukluyordu. Ama aynı zamanda kartiezin o süslü sakin dünyasındada kanat çırpıyordu! Kapının deliğinden baktı ve gelen askerlerin ayak seslerine dikkat kesilmiş apartman sakinlerini kapılarının eşiklerinden korkak çöl simsarları gibi uzattıkları bakışları fark etti. Herkes ne yanlış yaptığını düşünüyordu fakat o emindi. Ne yanlış yaptığını çok iyi biliyordu. Ve işte kapı çalmıştı.
Kapıyı birkaç saniye korku ile düşündükten sonra araladı! Karşısında heybetli bir adam vardı ve göğsünde müfettiş arması açıkça parlıyordu. Kartiezin bile armayı fark etmesine engel değildi!
“İyi akşamlar bay B. İçeri gelebilirmiyim?” dedi ve askerlere sol elini havaya kaldırarak beklemesini emretti. B ürkekçe başını salladı. Adam başını sağa sola çevirerek dikkatini çekecek bir şey arıyordu. Şimdi B’nin salondaki kanepesine oturup bacak bacak üstüne atmıştı. B’den oturmasını rica etti!
Gür sesi ile “ Biliyorum bay b, şu an uyuşturucu etkisi altındasınız. Ama saat 9: 15 ve kartiezin tam anlamı ile 9:45 te etkisini gösterecektir. Gerçi sizin için 9:40 civarı olacaktır. Beni tam anlamı ile anlayacağınızı bilmekteyim. Söylermisiniz; biz doğu müttefik güçleri ile ortak bir ülkü içinde çalışmıyormuyuz?
B, hayretle başını salladı. Daha önce hiç sınırları aşmamıştı. İşin bu kadar ciddi olacağını bilmiyordu. Uyuşturucu yüzünden yeterince korkmuyordu ve bu durumdan rahatsızdı! Ve kısık ses ile “Biliyorum efendim” dedi.
O halde neden netten Kato’da olanlara nefret kusan bir yorum yayınladınız? Müttefiklerimize ve devletimize inanmıyormusunuz yoksa?
Kesinlikle olumsuz efendim. Devlet kanalının suçu efendim! Bana bir katliam gösterdiler.
Elbette bay B. Ama algınız yanlış, kanal size bir zafer gösterdi ve sizde yanlış algıladınız! Ve hackerlar tarafından yönlendirilmiş bir siteye yorum yazdınız!
Elbette, elbette biliyorum fakat hackerlar bir çok katliam fotoğrafı yayınlamışlar. Birden öfkelendim ve ne yapacağımı kestiremedim.
Müfettiş hastalıklı bakışları ve iğneleyici hitabeti ile
Bizde o resimlerin peşindeyiz. Savaş çok yönlü bir yıpratmadır bay B. O resimleri Kuzeydeki düşmanlarımızın hackerları yayınlamış olamaz mı sizce? Ve sizde en ufak yanlış yönlendirmede devletine karşı gelen bir vatandaşmısınız? Oysa ki çok temiz bir siciliniz var. Siz bence harika bir vatandaştınız fakat bundan sonra sizi izlemek sorundayız.
B, bu defa endişelenmişti. Artık yeterince korkuyordu. Ama etkisini gösteren kartiezin bu korkuyu belirtmesinde zayıf kalıyordu. Yüzünü artık koca bir gülümseme kaplamıştı! İnce dudakları durmadan sırıtıyordu. Birden içinden müfettişe sarılma isteği duymaya başlamıştı. Ona karşı akrabalık hisleri besliyordu. Ağzından çıkanları kontrol edemiyordu. Saati zar zor seçebilmişti. 9:34 olmalıydı.
Tatlı bir tebessümle “ Söylesene; artık yaşantım eskisi gibi olmayacak öyle değil mi? Diye sordu.
Bundan sonra anarşik bir tehlike olarak mimlendiniz. Daha yoğun izleneceksiniz! Boşu boşuna bir öfke uğruna kendinizi mimlettiniz bay B! Çok üzgünüm! Söylesene derdin neydi? Ne sanmıştın ki? Dünyayı kurtarabileceğini, her şeyi değiştirebileceğini mi? Bir yorum ile evren karşısında ancak bir karınca kadar büyük çığlığınla, savaşları durdurabileceğini mi düşünüyordun? Ne yazık… insanlar hep farklı olduğunu düşünür durur. Fark yaratabileceğini düşünür! Söylesene kartiezin mi az geldi?
Kato savaşmaya değmez. Tehdit oluşturamaz. Sadece güzel ve toprağı boldur. Orayı sömürmek için bir neden yarattınız! Diye fısıldadı B. Artık müfettişi bambaşka suretlerde bir çok kopyası ile görüyordu!
Bu sözler sizi tutuklamam için yeterliydi bay B. Dedi müfettiş.
Yasalara göre kartiezin semptomlarını tam olarak yaşamaya başlayan bir kişi tehdit edilmekten muaftır müfettiş!
Saat 9:41 diyerek gülümsedi müfettiş. Ayaklanarak saatin yanına gitti ve duvardan söküp aldı. Arkasındaki pimi çevirerek 9:35’e geri aldı. Ve “Şu an muaf değilsiniz” dedi. B oturduğu yerden fırlayarak müfettişin ayaklarına kapandı ve yalvarmaya başladı! “ Ne olur beni affedin” diye defalarca ağlamaklı olarak tekrarlayıp duruyor ve müfettişin ayaklarını ve bol pantolon paçalarını öpüyordu!
“ Bir daha yapmayacağım efendim. Devletime asla karşı gelmeyeceğim” diye yalvarıyordu B. Tam anlamı ile trajikomik bir haldeydi. Acınası bir köpek gibi görünüyordu!
Endişelenmeyin bay B. Lütfen ayağa kalkın. Belki de bu gördüğünüz her şey bir rüyadır! Belki ben Karitezinin yarattığı bir kişiyimdir. Belki de daha erken yatmalısınız veya uyuşturucunuzun size yollanma saatinin ‘^+%&/ olduğunu unutmamalısınız.
Belki de sizin sesiniz tüm evrenin sesidir ve kasıtlı yapılmış bir yayından sonra sizin tepkilerinizi tüm ülkeye mal etmişizdir!’^++%&/()== Artık hayal ve gerçek iç içe geçmişti. Her şey karamakarışıktı, şekiller eğri bürüydü. Hiçbir şeyi anlamlandırmak mümkün değildi.
Tebrikler, bugün sizde insanlıktan farklısınız! Bütün o aynı gelen hareketlerden sizi muaf tutarım. Siz; şafaktan sonra doğan Güneş gibisiniz! Tıpkı çölde açan nadide bir çiçeksiniz!” dedi müfettiş ve B’den paçalarını kurtararak kapıya yöneldi. Bir süre zavallı durumdaki adama bakıp gülümsedi ve sizi izliyorum Bay B” diyerek uzaklaştı.

Yorumlar

  1. Hii ben dağıldım.

    Bu neydi böyle? :( Ne düşüneceğimi kestiremedim.

    Kalemine ve yüreğine sağlık. Geleceğin HARLAN COBEN'i...

    :)

    YanıtlaSil
  2. Aslında çok da uzak bir gelecek de yaşanmıyor hikayeniz. Hatta günümüz bile diyebiliriz. Devlet Facebook'tan Twitter'dan yapılan yorumlara bakıyor ve hattta beğenmediklerine, işine gelmeyen yorumlara dava açıyor. Hikayeniz de ülke ismi belirtilmese de, ses çıkarmayan, ses çıkaranın engellendiği bir toplum bana bayağı bir tanıdık geldi. Bunların böyle bir hikayeyle hatırlatılması, yüzümüze vurulup neler olduğu konusunda uyarılmak hoşuma gitti.

    Kaleminize sağlık.

    Not: Son bölümde bazı yazı karakterleri değişik çıkmış:

    "‘^+%&/" ve "’^++%&/()==" gibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni çağda uyarmak ve cezalandırmak yok! Artık Tv. sayesinde istenilen nesil elde edildi bence. Protestolarımız bile saman alevi... Davalarımız bizden çok uyuyorlar.
      Karakter bozukluğu bir ifade biçimiydi. Uyuşturucu ve hayal alemi yüzünden kaynaklanan bir karmaşa. Yazı kurallarına aykırıdır ama içimden gelmişti:):)

      Sil
    2. Kusura bakmayın, ben gözden kaçmış bir hata zannetmiştim :(

      Sil
  3. Okudum ,beğendim, kendi sesimizi bile duyamaz olduğumuz günlerdeyiz..
    bize biçilmiş hayatları yaşıyor gibiyiz :(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beraber Olabilirdik (Şiir)

Ulu Meyve Ağacı (şiir)

Ruhların Okyanusu